14 Ekim 2020 Çarşamba

Bir süredir susmaya mahkum ettim kendimi..
Her zamanki tekerrürlerimden bir tanesi daha.
Sanki susarsam alışırmışım, dönüşürmüşüm gibi.
Her zamanki tekerrürlerden biri daha..
Yine aynı şeyleri yaşarken yine tam dayanamama, çıldırma anında
Yine aynı kelimelerle. 
Hislerini anlamak için yazmaya zorlamaya çalışarak kendimi.
Susmaya mahkum ettim kendimi.. 
Bu seferki bir öncekilerin aksine daha az maske takarak.
Çevreye gülümsemeler saçmadan bu sefer
Ve biraz daha acımasızca.
Belki biraz daha az yorucu olur diye düşünerek. 
Ve değişeceğime ve gerçekten biraz olsun hissizleşeceğime inanarak.
Gene buradayım.. Yazıyorum..
Her kelime bir yok oluş gibi benim için. 
Yazdığım her kelimede eksilmelerimle yüzleşir gibi.
Değişiyorum evet..
Bazen acımasız, bazen sinirli, bazen çocuk, bazen kırmızı..
Ama hep eksiliyorum..
Ben neden hep eksiliyorum..
Neden eksilmelerim hiç ama hiç değişmiyor.
Oturup saatlerce kitap okuyamıyorum mesela..
Ya da en sevdiğim şarkıyı saatlerce dinleyemiyorum..
Yürüyemiyorum saatlerce hiç düşünmeden ve gülemiyorum..
Her şey biraz değişiyor..
Her şey yenisi gelsin diye eksiliyor bazen..
Sadece eksilmenin kendisi ve aynı kalmama ve özlem ve o yumru..
O hiç ama hiç değişmiyor. 
Bir de.. Edip işte.. 

-Yok artık pek konuşmuyoruz
Benim sözlerim eksildi
Onunki de eksildi
Zaten kelimeler sonludur
Öyle değil mi
Donuk donuk bakışıyoruz
Ben ölüme iyice yakın
O yaşamaktan uzak
Öyle bir gök içinde durmuş gibiyiz
Karanfiller ölürken
Karanfillerden bir deniz-