15 Ocak 2018 Pazartesi

Beni bilen bilir.. Cemal Süreya'yı pek sevmem de okumam da..
Fakat son günlerde bir şiirinin bir bölümü değiştirip değiştirip söylerken buldum kendimi..


"Hiçbir şeyim yok akıp giden -zamandan- başka 
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni"

11 Ocak 2018 Perşembe

öyle bir şey..

Gene içimde bin bir tane düşünce..
Bazen çıldıracak gibi oluyorum.
Seni en son görmem yaklaşık 8 ay iki gün önce idi.
8 ay 2 gün evvel mutluyduk biz. Sarılmıştık.. İçmiştik de, bir parça güzeldi kafamız.
Ama ayrılmamızın acısını ikimizin de geçirmemişti.
Ben otobüse binmiş gizli gizli ağlarken ablama gitmiştim, balkonda öylece durup ağlamıştım, mesaj atmıştım sana..
Sen ise bana çaktırmak istemediğini ama boğazının düğümlendiğini söylemiştin.
Sen zaten hislerini en fazla bu kadar belli edebilirdin. Bir şey olsa direk seni aramak gelirdi içimden.
Heycanlarım sen bilmeyince eksikti, mutluluklarım ve hatta hüzünlerim bile sen bilmeyince yarım idi.
Hala öyle.. Durmaksızın sana yazmalarım da bundan hep. Kendimi tam hissetmek istiyorum bir parça.. ''Tatlı rüyalar evham perisi'' demediğin günler uyuyamıyorum mesela..
Sabahın ışıkları ile yatıp aptal ilaca rağmen 3-4 saat sonra kalkıyorum..
Ayrıldık biz senle..
Tam görüşmemizin üzerinden 7 ay 13 gün geçmiş iken..
Kafayı yedirtiyor ne olduğu düşüncesi ya ben de işte tam bu yüzden son kez geliyorum yanına.
Gözlerine bakınca anlarım ki ben, çünkü en iyi ben tanırım bu hayatta seni.
Ben konuşurken bana ne kadar uyuz olduğunu, ama ne kadar sevdiğimi gördüğünü biliyorum.
Bu kadar sevdiğim için bunalıp kızdığını da sonra beni neden bu kadar seviyor diye düşündüğünü de biliyorum..
Bu kadar sevmemden bu kadar bunalırken bir yandan tuhaf bir şekilde nasıl içten içe hoşuna gittiğini,bu ayrılığın seni üzdüğünü ama kendine itiraf edemediğini de biliyorum.
Ama geliş nedenimin bunla alakası yok, hayır..
Ben sadece bir anlık bile olsa seni görmek, gözlerine bakıp anlamaya çalışmak istiyorum.
İçimdeki umudu asla gizleyemem..Fakat inan bana gelişimin bununla o kadar ilgisi yok ki.
Sadece son bir veda.. İçimi ben seni son kez gördükten sonra oraya gömeceğim.
Döndüğümde maskemi geçirip içimde yasımı tutmaya başlayacağım.
Bunu yapmazsam olmaz, olamaz, devam edemem hayatıma..
Ve bir de.. İçimde kötü bir his..
Sanki yolda bir şey olacakmiş gibi.. Yolda bir şey olması değil de aileme:
Aşık oldum ve her şeyi yapmaya hazır idim.. Öyle bir sevdim ki Dünya'yı gözüm görmedi demek isterdim.
Şimdi bu yazıyı bana belki bir şey olur diye yazıyorum.
Öyle bir sevdim ki ben..
İşte öyle bir şey..

9 Ocak 2018 Salı

Değil bu..

Veda etmek değil bu..
Veda ettiğim kendim olurum keza. Ve bunu istemiyorum.
Nefes almak ve yaşadığımız 3 yılı tekrar tekrar içimde yaşamak istiyorum.
Hoş hiç bir zaman inanmayacağım zaten bittiğine de.
belki de en zoru bu olcak.
3 yılda ne kadar büyüdümse, geliştimse, nasıl olgun bir öğretmen, bir kadın oldumsa hepsinde sen varsın..
Şimdi bakıyorum çevreme de olmadığın hiçbir şey yok.
Veda etmek demek bütün bunları anlamsız kılmak demek olurdu.
Beraber lego yaparken benim yapamamalarımı, senin gülüp alay ettikten sonra hangimiz yapcaz kavgalarımızı,
Köriye sütü fazla koyma tartışmalarımızı, eklerin son parçasını paylaşamamalarımızı, karşılıklı öaya püskevit banarken anında surat asmanı ve benim sana yaptığım uyuzlukları,
seni hava alıcaz bahanesiyle saatlerce yürütmelerimi, sonrasında hasta olmalarımı senin de bana kızmanı ama yeri gelince sabaha kadar başımda beklemelerini, beraber filme girme heycanlarımızı sonrasında saatlerce konuşabilmeyi, Mundo'da Travelers'ta oturup biramızı yahut sıcak şarabımızı içerken belki bira tabağı belki Mundo Burger söylemişken senin resim çizmeni ve benim izlememi, saatlerce izlememi, ah yıllarca bile izleyebilirim..
Bunlara nasıl veda ederim ki, ben seçemiyorum diye her hafta bana getirdiğin filmlerle yaptığımız arşivleri, her kitaba attığımız Eray-Gözde başlıklarını, onları okurken heycanlanıp seni aramalarımı, senin de Sincap seni demelerini..
Nasıl silebilirim.. Dinlediğim, izlediğim, düşündüğüm her şeyde sen  varken nasıl veda edebilirim ki..
Sana demiştim, gözlerim bile artık seninle görüyor diye.
Görüp heycanlandığım şeyi, heycanlandığım her hangi bir şeyi seninle paylaşmayınca sen de beni sinir edip güldürmedikçe sanki hep eksik kalıyor.
Nasıl veda edebilirim ki..
İlk şarkımız Cheek to Cheek idi senle.. Sonra bir ton beraber şarkımız oldu, tüm şarkılar bizim oldu..
Tüm hicazlar bizim oldu rakı bardağını masaya vururken..
Yada dönen atlı karınca eşliğinde karşılıklı sarhoş olmuşken tüm yıldızlar bizim oldu.
Şimdi söyle bana tüm bunlar ruhumun en özel yerindeyken nasıl veda edebilirim.
Ben kendimden vaz geçmek istemiyorum.
Ama en çok da anılarımızı içimde tekrar tekrar yaşamak istediğim için vazgeçmek istemiyorum..
Hayat bizi karşı karşıya getirerek en güzel felaketi yarattı..
Sahi ya sen bana öyle derdin..
Benim güzel felaketim..
Şimdi ben de sana diyorum
Benim güzel felaketim
Seni çok seviyorum..