31 Aralık 2020 Perşembe

Yeni Yıl

 Yeni yıl..İmiş..
Berbat bir seneydi.. Şu an bunları yazarken gerçekten biraz olsun gülebilmeyi ve biraz olsun umutlu olabilmeyi o kadar çok isterdim ki..
Ama gerçekten benim için 2017 kadar kötü bir seneydi.
Ben bu sene beni ben yapan çoğu şeyden vazgeçtim..
En başlıca olanları da umut etmek, hayal etmek ve sevmek..
Ve bir de içten şekilde gülebilmek sanırım, içten olabilmek
Bunları yitirmeye başlayalı epey olsa da bunu gerçekten fark ettiğim sene oldu bu sene.
Damlanın taşma anı de sen ona ya da tam kırılma noktası klişe tabir ile..
Sevmekten asla yorulmayacağımı sanırken ondan bile yorulup vaz geçtiğim sene de..
Gülmeyi, heycanlanmayı delicesine isterken , onlarsız bir hayatın ilk adımı de ya da..
Anlaşılmayı, kendini anlamayı ararken kendinden vaz geçme yılı de..
Ve en çok da beklemeye başladığın sene de..
Neyi beklediğini bilmeden beklediğin, ama her nefes almanda, ağlamanda, yaşadığın her nefeste beklediğini bilmeye başladığın sene de..
Bana iyi gelmedin 2020.. Bana artık mutsuz bile olmamayı öğrettin..
Korkarım ki bundan sonraki senelerde de karakterime yaptığın bu etki net şekilde kendini belli edecek.
Dilerim bir mucize olur beni eski kendime inandıracak..
Dilerim..

28 Aralık 2020 Pazartesi

Uykusuz

 Yine kış ayları..

Yine uykusuzum..

Sevmediğim soğuk ya da kapalı hava ya da kar değil asla..

Uyuyamamayı, kalp çarpıntılarımı, karanlıktan korkmayı, mide ağrılarını sevmiyorum ben..

Önceleri pofidik pamuk şekerlerinden ibaret anılarım, yağmur altında, kar altında saatlerce dolaştığım anılarım ağlama krizlerine, bir şişe serum ve sakinleştiriciye, yıllarca ve tonlarca hapa döndüğünden beri, yalnızlıktan gecenin bir körü aynada kendimle konuşmaya dönmeye başladığından beri sevmiyorum..

Şimdi her şeyi değiştirmeye, ilaçlardan uzak kalmaya ant içtiğim bir sene de yine uyku fobimle başbaşayım..

Yine gözlerim yorgunluktan erimiş bir dağ gibi ve yine uykusuzluk midemden tüm vücuduma yayılan zehir gibi..

Başladığım noktadayım..

Yine ve yine..

23 Aralık 2020 Çarşamba

23 Aralık 2017

 Tam üç sene oldu bugün biz ayrılalı..

Tam üç sene oldu biz dost olalı(:

Hayat çok tuhaf.. O zamanlar yazdığım yazılara bakıyorum da, acıyı da mutluluğu da, kahkahayı da göz yaşını da.. Dibine kadar yaşamışım en saf hali ile..Bana duvarlar ördüren de, ördüğüm duvarların aksine bu denli sevmeyi sevmelerim de hep bu saflık yüzünden sanırım.

İyi’ki ayrıldım dediğim değil de, iyi ki sevgilim olmuş sonrasında ise dostum, diyebildiğim bir insanın hayatıma girmesine bin şükür..

Çok şükür kahkahalarıma..

Ve çok şükür yeri geldiğinde gözyaşlarının da tükenebildiğini görecek kadar ağladığım gecelere..

Ve -davşanlı- senelere çok şükür, ve -sincaklı-..

Ağladığım günlerin aksine ve senelerin.. Şu an öyle huzurlu ki içim..

İyi’ki ayrıldıktan sonra çevremdeki 100 insanın 100ünü de dinlemeden gitmişim Akçay’a.. İyi ki dinlememişim kimseyi de -eski sevgiliden dost olmaz- lafına kürekle vuracak şeyler yaşamışım..

İyi’ki ama iyi’ki..

16 Aralık 2020 Çarşamba

Rahatlattı Kendini

 Her sene gün gün yazmaya karar verip de asla yazamadığım günlüğüm gibi oldu burası.. Bugün bir alıntıya denk geldim.. O alıntıdan fazlasına gerek yok bugün için..

“ Kısa bir süre şarkı söyledi, birasından içti, bir gözyaşı damlası süzüldü gözlerinden, rahatlattı kendini. Yaşam böyle işte”

15 Aralık 2020 Salı

Sarıl Onlara..

 Yaş aldıkça sevgilerine, acılarına, yıpranmışlıklarına, mutsuzluklarına sarılmaya başlıyorsun.. 

Saf bir mutluluk ya da huzur olmuyor istediğin, hepsini geride bırakarak; onlarla birlikte bir huzur arar oluyorsun seni bambaşka bir insan yapacak kadar acıtsa bile..

Sanki tüm sevgini onlara verecekmişsin gibi sarılıyorsun onlara, belki de onlar da gitmesin diye..

14 Aralık 2020 Pazartesi

Şiir

Baş ucunda şiir kitapları olan insanlar..

Onlara sarılmak istiyorum..

Konuşmadığımda beni bir tek onlar anlayabilecek sanki..

Nasıl ki, ben her daim kaçıyorsam şiirlere anlaşılmak için ve gittikçe büyüyen ve bedenime asla sığmayan ruhumu baş ucumdakilerle sakinleştiriyorsam, sanki aynı şekilde onlar da anlayacaklar beni..

Ah keşke, keşke onlar için resimler yapabilsem, onlar için kelimelerimi dökebilecek kadar birikimli olabilsem.. 

Ama işte..

“Ne gelir elimden insan olmaktan başka..”

8 Aralık 2020 Salı

Düşünce..


 Bir süredir aklımda olan ve yeni yeni fark ettiğim bir şey var..

Biri ile vedalaşma düşüncesi, bir daha görememe düşüncesi, beni vedalaşmaktan ve görememekten daha çok üzüyor..

Hayatın içinde yok olup giderken bir şekilde boşluklar doluyor belki de..

Dolmayan düşünceler ve hisler oluyor..

Vedalaşmadan evvel karnına kramplar girerken, uykuların kaçarken; belirli süre sonra buruk bir özlemden, eski bir rüyadan başka bir şey olmuyor yaşananlar..

Özlemin büyüse bile içinde, anıların kokusu tütse bile burnunda; o vedalaşmadan önceki hüzün asla olmuyor..

Belki de yaşamadıklarımızdan korkuyoruzdur; yıpranmışlıklardan, aşınmışlıklardan, yorulmuşluklardan..

Bu kadar aşınmışken bir yenisini kaldıramama korkusundan.. 

Klişeler bunlar.. 

Ama ben, yıllar geçse bile vedalaşma düşüncesinin sancısından çıkamayacağım..

Renklerle, mekanlarla ama en çok sevdiğim insanlarla ve sevdiğimi belli edemediğim insanlarla vedalaşma hissinden, hiç ama hiç çıkamayacağım..

1 Aralık 2020 Salı

Bir şeyler..


 Şiir kitabı almaz olmuşum artık..

Az evvel fark ettim bunu..

En son şiir kitabımı ne zaman aldığımı bile hatırlamıyorum..

İnsan neden vaz geçer peki? Ve yahut ara verir şiirlere, yenilerine.. Kaybolmalarına ve arayışlarına..

Şiir kitabı almayı bıraktığımdan beridir bunların ve fazlasının kiminden vaz geçtiğimi kimine ise ara verdiğimi anlıyorum şimdi şimdi..

Bitmeyen kaçmalarım, korkmalarım.. Cesur oldukça, güçlü olmaya çalıştıkça kaybolmalarım..

Ah benim canım An’larım ve benliklerim..

İçimdeki şarkılar gibi, şiirler gibi hem tükenip hem bana beni hatırlatıyorsunuz.. 

Siz tükendikçe size sarılmalarım, özlemelerim öyle artıyor ki..

Ah keşke, keşke bu kabuk birgün sonsuza dek atomlarına ayrılsa..