Zaten öleceksek korkmanın ne anlamı var?
Yine de hiçbir yaşama sevincim olmamasına rağmen korkuyorum.. Çok fazla hem de..
Yaz bitermiş gibi bir zaman..
Bitmenin yorgunluğu, yaşamamanın yorgunluğu, hayal kırıklıklarının ve çaresizliklerin ve ümitsizliğin yorgunluğu var üzerimde..
Yakında ama uzak kalmış bir yaşama, özlemle bakar gibi bir yorgunluk bu..
Şairlerin yazılarını yazdıkları defterleri o gün son kez kapamadan önce, sigaralarının son dumanını verirken yazdıkları son cümle gibi bir yorgunluk bu..
Yağmuru yağma kasveti mi, yoksa nemden gelen bir nefes alamama harareti mi bilinmeyen lacivert bir gecenin yorgunluğu.
Yanında uyuduğun eşin varken ve güvendeyken, aklındaki yıllar evvel yaşadığın ilk aşkın kaçamak hissini özlemenin yorgunluğu..
Yaşarken ama aslında ilerlemek isterken başka birinin, tanımadığın birinin- tanıdığını sanıp da yabancılaştığın bir benliğin belki de , hayatını yaşadığını fark ettiğin an hissettiğin yorgunluk gibi de biraz..
Ve söyleyememenin yorgunluğu..
Hüznü, kini, mutluluğu, bulantıyı..
En çok aşkı, ya da adı her ne ise.. Gözlerine bakarken o fark etmeden ve rol yaparken en ağır makyajlarını kuşanıp ve görmezden gelirken..
Söyleyememenin yorgunluğu..
Ne zaman bir şeyin tadını gerçekten çıkardım?
Hatırlamıyorum gerçekten..
Bir müziği sadece ne zaman istediğim için dinledim, boşluk doldurması için değil.
Veyahut ne zaman kaçmak için değil de , zevk almak için yürüdüm yollarda
Ne zaman havanın sıcaklığını, rüzgarın özgürlüğünü hissedebildim düşüncelerimden sıyrılıp sadece ana odaklanarak
Ne zaman bir meyveyi, bir pizzayı mesela ısırdım böyle tüm vücuduma yayılacak kadar lezzetini doya doya..
En son ne zaman sessizliği dinledim ben ve geceyi, sorumluluklarım doğrultusunda erken kalkmam gerektiğini düşünmeden..
Bilmiyorum..
En çok da , en sevdiğim, Güneş’i tadını çıkararak tenimde hissetmeyi,
Denizin dibine dalarak kendimi sonsuz hissetmeyi ve en çok da kendimi dinlemeyi unuttum sanırım.
Ve geceden, kendimden, zamandan, yalnızlıktan korkmamayı unuttum..
Korkmamayı unutarak da yaşamayı ve hissetmeyi unuttum ben.
Öyle bir unutma ki bu, özlemeyi gidermiyor da kavuşmayı imkansız kılıyor gibi..
Şimdi sadece bekliyorum..
Öylece..