27 Nisan 2021 Salı

'' ''

Bazı karelerin ve hislerin kelimelerinin rengi olmuyor..

Bazı kelimelerin renklerini anlatabilmek gerçeklerle örtüşmüyor..

-Niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına?-

Bazen bir satır gelir de o an, anlamazsın neden olduğunu ama tam o an yaşadığın şeyi hissettirir ya sana, öylece geçti işte Nilgün Marmara kelimelerin arasından..

Şimdi nasıl anlatabilirim ki altında oturduğumuz gökyüzünün rengini..

Anlattığım gökyüzü, gökyüzüdür alelade belki,

Nasıl muhabbetimizi bulutların arasına gizleyebilirim, maviliğin sonsuzluğunu anlatacak bir ton var mı sahi?

Benim sonsuzum başkasının sadece an'ı ise peki?

Bunu hangi renk anlatabilir?

Üstüne oturduğumuz çimenlerde Güneş'in içimi ısıttığını söylerken aslında sadece vücudumdaki sıcaklığını hissedebildiğimi ve yaşama dair hissettiğim tek iyi şeyin tenime değen bir ışın sıcaklığı olduğunu ifade eden bir ton var mı cidden?

Yaşadığım güzel anlarda kıpkırmızı iken her şey, parlak bir kırmızı iken, coşkuluyken, akşamına ve hatta bir adım sonrasında onu siyah karadelik kalemlerle karalayacağımı bilmenin kabullenmişliğini ifade edebilecek bir ton?

Bilmiyorum.. Alıştığım insanların gitmesinin tonu yok en çok.. Tek taraflı dahi olsa anlam yaratabildiğim birkaç kişi ile de ayrılmanın kaçınılmaz olmasının renk'sizliğinden kaçamıyorum en çok.. 

Düşünmek yaşamaktan daha çok acı veriyor..

Hissetmek ise düşünmekten çok daha beter..

Hissettiğim onlarca güzel dakikanın yanında yaklaşmakta olan bir tek kişilik vedaya ve tek taraflı bir anlamsızlığa kapıldım yine..

Sıfat veremeyecek kadar değer verebildiğim insanlar tarafından anlamsız kalmak bir de..

Öyle yoruyor ki beni.. 

Söyleyin benim canım renklerim:

-Söyle, nerde 'Göğe bakma durakları', nerde.-



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder