21 Şubat 2020 Cuma

Sana anlatmak istediğim, söylemek, sormak istediğim tonlarca şey var..
Sadece seninle keşfedebileceğimi düşündüğüm renkler mesela.
Sadece seninle susabileceğim zamanlar,
Hissedebileceğim rüzgarlar,
Atabileceğim kahkahalar..
Ama susup kalıyorum karşında..
Dilim mühürleniyor, aklım, zihnim hepsi kilitleniyor.
Ne ileri gidebiliyorum ne geri dönebiliyorum.
Sen orada konuşurken durup dinlemek ve gülümsemekten başka şey gelmiyor elimden.
Ses tonunu duyup şükrettikten hemen sonra yerimde öylece kalma zindanına mahkum oluyorum.
Ne kadar konuşamazsam o kadar hapsoluyorum
O kadar çok duruyor zaman.
Sen eğlenirken ve gülerken ve öylesi güzelken ben yalnızca susabiliyorum.
Asla anlayamadığım bir şekilde senden o kadar çok çekiniyorum ki.
Tek bir şey söylesem sanki her şey daha kötü olacak gibi
Ve tek bir şey söylediğim anda toparlanamayacakmışım gibi.
Tek bir susma anındayım.
Öylece karşımda evrenin en güzel zerresi olarak yaşarken sen gene bildiğim sonlardan birine hazırlıyorum kendimi.
Öylece durup yaşamadığımız, evrenin her hangi bir boyutunda nasıl yaşayacağımızı ancak hayal edebildiğim anları düşlüyorum.
Ve birgün seni bir daha asla göremeyeceğim bir yere gideceksin sen.
Kitaplarının arasında, kitaplarınla birlikte hayallerini de alarak parmak ucunda o çok istediğin dinginlikle gideceksin.
Bir daha görüşmesek ve konuşmasak ve yollarımız dahi kesişmese bile özleyeceğim seni.
Olasılıkların sonsuz olduğu evrende, en olasılıksız anları düşleyerek özleyeceğim.
Ve bir de;
Öyle güzelsin ki..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder